Nodül saptandıktan sonra ilk değerlendirilmesi gereken durum aşırı hormon salgısı olup olmadığıdır. Bu durum kanda T4 ve TSH değerlerine bakarak değerlendirilebilir. Nodüler hastalıkta hastaların çoğunda tiroid hormonları normal olarak değerlerdir.
Aşırı hormon salgılayan nodüllerde tiroid sintigrafisi kullanılabilir ve çoğu zaman medikal tedavi gereklidir.
Nodüllerde kanser olup olmadığını değerlendirmek için spesifik bir kan testi mevcut değildir. Bu değerlendirmeyi yapmak için öncelikle ultrasonografi ve gerekirse ince iğne aspirasyon biyopsisi gereklidir.
Ultrasonografi ile tiroid dokusunda çok küçük nodüller bile saptanabilir.
Ultrasonografide nodülün kistik (sıvı ile dolu kesecik) veya solid olup olmadığı, çevre dokular ile
ilişkisi, kanlanma özellikleri ve mikrokalsifikasyon içerip içermediği ve sertlik derecesi (elastografi)
gibi özellikler değerlendirilerek kötü veya iyi huylu olup olmadığı öngörülebilir.
Ultrasonografide şüpheli olduğu düşünülen nodüllere ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılmalıdır.
Biyopsi ultrasonografi kılavuzluğunda yapılmaktadır.
İğne çok küçük ve ince olduğundan çoğu zaman lokal anestezi gerekli değildir. Biyopsi sonucu, iyi huylu (benign), kötü huylu (malign), şüpheli veya yetersiz olarak rapor edilebilir. Yapılan
çalışmalarda tüm biyopsilerin;
Yaklaşık %80 kadarının iyi huylu, %5 kadarının kötü huylu ve %15 kadarının şüpheli veya yetersiz olarak rapor edildiği bildirilmektedir.
İyi huylu olarak rapor edilen nodüllerde, aşırı büyük değilse veya aşırı hormon salgılamıyorsa cerrahi tedaviye gerek yoktur.
Kötü huylu olduğu rapor edilen biyopsi sonuçlarında cerrahi tedavi planlanmaktadır.Şüpheli veya yetersiz sonuçlarda kanser çıkma oranı diğer bulgularla değerlendirilerek karar verilmektedir.